Edebiyat düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak tanımlanabilirse de her anlatı her metin edebiyat tanımı içerisine sokulmaz. Amacı okuyucuya estetik bir lezzet sunmak değil de onu bir konuda aydınlatacak teknik bilgileri içeren yapıtlar (bilimsel makale veya kitaplar, gazete haberleri gibi) edebiyat tanımı dışında değerlendirilirler.
Ayrıca bazı müellifler bilimsel yapıt ve haberlerin edebi değer taşıtabilecek nitelikte olabileceği gibi sanatsal kaygı taşımayan şiirlere de rastlanabileceğini belirterek bu tanıma karşı çıkmışlardır. Ayrıca edebiyat sadece yazılı metinleri kapsamaz, edebiyat eserleri (destanlar vb.) her zaman yazılı olarak ifade edilmeyebilir.
Milletler uzun tarihleri boyunca edebiyatla ilgili sayısız eserler meydana getirirler. Edebiyat, bir milletin hayat damarıdır. Edebiyat eserleri olmayan milletler uygarlaşamaz, tarih sahnesinden silinirler. İşte edebiyat tarihi, bir ulusun yüzyıllarca meydana getirdiği edebi eserleri inceleyerek geçirdiği dönemleri kronolojik bir sıra içinde inceleyen bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi, edebi eserlerle o eserleri yaratanları sosyal çevresiyle beraber inceler. Böylece atalarımızın duygu, düşünce ve sanat anlayışları hakkında bize bilgi aktarır. Bir başka deyişle edebiyat tarihi bir toplumun edebiyatının işlediği yolu ve geçirdiği dönemleri anlatan, edebiyat hayatını bütün olarak değerlendiren bir bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi aracılığıyla değişik çağlardaki kültür birikimimizi tanırız. Toplumların düşünce yapılarını, dünya görüşlerini öğreniriz. Bütün bu bilgiler bir edebiyat eserinin değerlendirilmesinde bize yol gösterir.
Ülkemizde Batılı anlamda edebiyat tarihi çalışmaları Tanzimat döneminde başlar. Bu alandaki ilk kapsamlı çalışma Fuat Köprülü’nün 1928 yılında yayımladığı “Edebiyat Tarihi” adlı eserdir. Ayrıca Ahmet Hamdi Tanpınar, Agâh Sırrı Levent, Nihat Sami Banarlı, Vasfi Mahir Kocatürk bu konuda önemli araştırmalar yapmışlardır.
Tarih, geçmiş dönemlerdeki olayları, savaşları, uygarlıkları belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek inceleyen bilim dalıdır. Edebiyat tarihi ise geçmiş dönemlerde yazılmış eserleri inceler, onlardan sonuçlar çıkarır. Tarihin incelediği olay sona ermiştir, ancak edebiyat tarihinin incelediği eserin etkisi sanatın çağlara meydan okuyan gücü ile hala sürmektedir.
Bir başka deyişle edebiyat tarihi ulusumuzun başlangıcından günümüze kadar üretilen edebi eserleri tarihsel gelişim çizgisi içerisinde incelerken, o dönemin kültür ve sanat anlayışına bağlı kalır. Kişisel zevk ve heyecanını bir ölçüt olarak ele almaz. Örnek vermek gerekirse Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fehim Bey ve Biz” adlı romanının kahramanı Fehim Bey’i incelerken Cumhuriyet döneminin sanat anlayışı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
EDEBİYAT TARİHİ-HALK BİLİMİ İLİŞKİSİ
Toplumun geleneklerini, göreneklerini, inançlarını, edebi ürünlerini inceleyen bilim dalına "halk bilimi" denir. Yani halk bilimi bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini , geleneklerini, törelerini, inançlarını, müziğini, oyunlarını, masallarını, efsanelerini, halk kimliğini inceler. Bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirtir. Kaynak, gelişim ve etkileşim gibi sorunlarını kendine özgü yöntemlerle çözme çabası içinde olur. Sonuç , kural, kuram ve yasalarını bulmaya çalışır.
Halk bilimine "folklor" da denir. "Folklor" karşılığı olarak ülkemizde eskiden "hakikat" ve "hakikatbilgisi " gibi sözlerkullanılmıştır . Daha sonra bu sözler halk bilimini belirten bir terim olarak kabul edilmiştir.
Halk bilimi, halkın ortakürünlerini içine alır. Bunlar kim tarafından üretildiği, ortaya konduğu bilinmeyen "atasözü, deyim, bilmece, tekerleme, ninni, türkü, mani, ağıt, destan, halk hikâyesi, masal, efsane, meddah, Karagöz, orta oyunu " gibiürünler ile halkın kendine özgü araç ve gereçlerini kapsar. Halk bilimi özellikle "efsane, masal, destan" gibi edebî ürünleri inceler. Halk kültürüne ait özellikler ve edebî ürünler de halk biliminin malzemesini oluşturur. Halkın inancı,sevinci üzüntüsü, beklentisi, sıkıntısı, özlemi, değer yargıları türkülere, masallara, destanlara, efsanelere, fıkralara; hatta deyim ve atasözlerine yansır. Öyleyse edebiyat tarihi, halk bilimi için de çok önemli bir kaynaktır.
Halk bilimi, edebiyat tarihinin önemli dallarından biridir. Buürünler , edebiyat tarihi içinde "Anonim Halk Edebiyatı" ürünleri olarak yer almış, edebiyat tarihçilerince ve folklor uzmanlarınca ayrı ayrı araştırılmış , derlenmiş, incelenmiş ve değerlendirilmiştir .
Türk halk biliminin ilkürünleri , Türklerin yazıyı kullanmadığı devirlerdeki verimlerdir. Bu halk verimlerinin ilk örneklerini Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügati't Türk" adlı eserinde görmek mümkündür.
Eski çağlarda oluşan bu folklorürünleri dışında bir de sonraları halk çevrelerince beslenen ve değerlendirilen dinî- tasavvuf yolda ve din dışı konularda verilen ürünler vardır. Bunlara da Türk Halk Edebiyatı verimleri denir. Folklor ve Türk Halk Edebiyatının sınırlarını çizmek, birinin nerede bittiğini, ötekinin nerde başladığını kesin olarak belirlemek çok güçtür. Çünkü folklor, sosyal bir olaydır. Folklor ürünlerinin ilk söyleyeni bilinmediği için bunlar halkın ortak malı olarak kalmıştır. Saz şairlerinin ürünleri ise kişiseldir. Birincisi folklorcuyu, ikincisi ise daha çok, edebiyat tarihçisini ilgilendirir. Araştırmacı , folklorda genelliği, olayların izlerini,sosyal unsurları, inançları, gelenekleri ve görenekleri arar. Edebiyat tarihçisi ise genel olmayı bırakarak, orijinal yönleri, kişisel unsurları ve görüşleri bulup çıkarmak ister; güzelliği araştırır.
Halk bilimine "folklor" da denir. "Folklor" karşılığı olarak ülkemizde eskiden "hakikat" ve "hakikat
Halk bilimi, halkın ortak
Halk bilimi, edebiyat tarihinin önemli dallarından biridir. Bu
Türk halk biliminin ilk
Eski çağlarda oluşan bu folklor
EDEBİYAT TARİHİ-GENEL TARİH İLİŞKİSİ
Milletler uzun tarihleri boyunca edebiyatla ilgili sayısız eserler meydana getirirler. Edebiyat, bir milletin hayat damarıdır. Edebiyat eserleri olmayan milletler uygarlaşamaz, tarih sahnesinden silinirler. İşte edebiyat tarihi, bir ulusun yüzyıllarca meydana getirdiği edebi eserleri inceleyerek geçirdiği dönemleri kronolojik bir sıra içinde inceleyen bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi, edebi eserlerle o eserleri yaratanları sosyal çevresiyle beraber inceler. Böylece atalarımızın duygu, düşünce ve sanat anlayışları hakkında bize bilgi aktarır. Bir başka deyişle edebiyat tarihi bir toplumun edebiyatının işlediği yolu ve geçirdiği dönemleri anlatan, edebiyat hayatını bütün olarak değerlendiren bir bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi aracılığıyla değişik çağlardaki kültür birikimimizi tanırız. Toplumların düşünce yapılarını, dünya görüşlerini öğreniriz. Bütün bu bilgiler bir edebiyat eserinin değerlendirilmesinde bize yol gösterir.
Ülkemizde Batılı anlamda edebiyat tarihi çalışmaları Tanzimat döneminde başlar. Bu alandaki ilk kapsamlı çalışma Fuat Köprülü’nün 1928 yılında yayımladığı “Edebiyat Tarihi” adlı eserdir. Ayrıca Ahmet Hamdi Tanpınar, Agâh Sırrı Levent, Nihat Sami Banarlı, Vasfi Mahir Kocatürk bu konuda önemli araştırmalar yapmışlardır.
Tarih, geçmiş dönemlerdeki olayları, savaşları, uygarlıkları belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek inceleyen bilim dalıdır. Edebiyat tarihi ise geçmiş dönemlerde yazılmış eserleri inceler, onlardan sonuçlar çıkarır. Tarihin incelediği olay sona ermiştir, ancak edebiyat tarihinin incelediği eserin etkisi sanatın çağlara meydan okuyan gücü ile hala sürmektedir.
Bir başka deyişle edebiyat tarihi ulusumuzun başlangıcından günümüze kadar üretilen edebi eserleri tarihsel gelişim çizgisi içerisinde incelerken, o dönemin kültür ve sanat anlayışına bağlı kalır. Kişisel zevk ve heyecanını bir ölçüt olarak ele almaz. Örnek vermek gerekirse Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fehim Bey ve Biz” adlı romanının kahramanı Fehim Bey’i incelerken Cumhuriyet döneminin sanat anlayışı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
TÜRK EDEBİYATININ ANA BÖLÜMLERİ
1) İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI
A)SÖZLÜ EDEBİYAT DÖNEMİ
B)YAZILI EDEBİYAT DÖNEMİ
2)İSLAMİYETTEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI A)DİVAN EDEBİYATI DÖNEMİ
B)HALK EDEBİYATI DÖNEMİ
3)BATI ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
A)TANZİMAT EDEBİYATI DÖNEMİ
B)SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
C)FECR-İ ATİ EDEBİYATI
D)MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ
E)CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI
F)1940 SONRASI EDEBİYATI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder