Ateşli bir demokrasi ve cumhuriyet yanlısı olarak imparatorluk rejimini eleştiren yapıtlar yazdı. 1855-1870 arasını küçük bir İngiliz adası olan Guernsey'de geçirdi. O dönem yazarlığının en üretken yılları olmuştur. 1862 yılında başyapıtı olan Les Misérables (Sefiller) adlı romanını yayımladı. Bunu 1866'da Les Travailleurs de la Mer (Deniz İşçileri) ve aynı yılL'Homme qui Rit(Gülen Adam) gibi önemli romanları izledi.
2.L.N TOLSTOY
9 Eylül 1828’de Rusya Yasnaya Polyana’da doğdu. 20 Kasım 1910’da Astopova’da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Lev Nikolayeviç Tolstoy. Soylu, tanınmış bir ailenin çocuğuydu. Babası konttu. Kendisinin de kont unvanı vardı. Çocuk yaşta anne-babasını yitirdi. Akrabalarının yanında yetişti. Bir süre Kazan Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Ama Çarlık yönetimine karşı büyük tiksinti duyuyordu. Okulu bırakıp doğduğu topraklara Yasnaya Polyana’ya döndü. Topraklarını yönetti, kendini yetiştirmeye çalıştı. Daha sonra Moskova ve Petersburg’un hareketli ortamını tercih etti. 1851’de Kafkaslar’da asker olan kardeşi Nikolay’ın yanına gitti. Ertesi yıl orduya katıldı. İlk kitabı Detstvo’yu (Çocukluk) 1852’de yazdı. Kırım Savaşı’ndan sonra ordudan ayrıldı. 1857’de Fransa, İsviçre ve Almanya’yı kapsayan bir geziye çıktı. Dönüşte köylülerin eğitimine ağırlık verdi. 1860-1861 arasında bir Avrupa gezisi daha yaptı. Çeşitli ülkelerdeki eğitim sistemlerini inceledi. Ülkesine dönüşte bir eğitim dergisi ve basit, anlaşılır ders kitapları yayımladı. Sonraki 15 yılı mutlu bir aile babası olarak geçirdi. Topraklarını yönetti, tam 13 çocuk babası oldu. Anna Karenina (1875), Savaş ve Barış’ı (1865) bu dönemde yazdı. Dünya edebiyatının en büyük romanlarından Savaş ve Barış’ın yazımı 7 yıl sürdü. Anna Karenina’yı bitirden sonra bunalıma girdi. İntiharın eşiğinden döndü. 1900’lerden sonra zamanının büyük bölümünü dini düşüncelere ayırdı. Bir tür Hıristiyan anarşizmi savunduğu için 1901’de kilise tarafından aforoz edildi. Öyküler, çocuk kitapları, tiyatro oyunları yazdı. Ölümü ıssız bir tren istasyonunda zatürreeden oldu. Bugün dünyanın bütün dillerinde en çok okunan, en çok beğenilen yazarlardan biri.
3.R.TAGORE
Sir Rabindranath Tagore 6 Mayıs 1861’de Kalkütta’da doğdu. Babası Maharishi Debendranath Tagore, zengin bir Brahmandı. Edebiyatla çocuk yaşta ilgilendi. 1878’de bir kardeşiyle birlikte İngiltere’ye gitti. Londra’da, University College’de hukuk öğrenimi yapmak istiyordu. Ama kısa süre sonra Hindistan’a döndü. 1878’de ilk kitabını, Bir Şairin Masalı’nı yayımladı, Mrinalinidebi adlı bir kadınla evlendi.
Tagore, 1913’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. İki yıl sonra da "Sir" unvanıyla ödüllendirildi. Altmış sekiz yaşında resim yapmaya başladı; Moskova, Berlin, Münih, Paris, Birmingham ve New York’ta sergiler açtı. Müzikle ilgisi çocukluğuna kadar uzanıyordu; üç bini aşkın şarkı bestelemişti.
Uzun bir hastalıktan sonra 7 Ağustos 1941’de Kalkütta’da öldü. Yazdıklarını İngilizceye kendi çeviren şairin yüz bini aşkın dizesi vardır.
Belli başlı kitapları şunlardır: Gitanjali (1912), Büyüyen Ay (1913), Bahçıvan (1913), Yemiş Zamanı (1916), Aç Taşlar (1916), Avare Kuşlar (1916), Kişilik (1917), Sevgilinin Armağanı (1918), Yuva ve Dünya (1919), Kaçak (1921), Ateşböcekleri (1928).
Tagore, 1913’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. İki yıl sonra da "Sir" unvanıyla ödüllendirildi. Altmış sekiz yaşında resim yapmaya başladı; Moskova, Berlin, Münih, Paris, Birmingham ve New York’ta sergiler açtı. Müzikle ilgisi çocukluğuna kadar uzanıyordu; üç bini aşkın şarkı bestelemişti.
Uzun bir hastalıktan sonra 7 Ağustos 1941’de Kalkütta’da öldü. Yazdıklarını İngilizceye kendi çeviren şairin yüz bini aşkın dizesi vardır.
Belli başlı kitapları şunlardır: Gitanjali (1912), Büyüyen Ay (1913), Bahçıvan (1913), Yemiş Zamanı (1916), Aç Taşlar (1916), Avare Kuşlar (1916), Kişilik (1917), Sevgilinin Armağanı (1918), Yuva ve Dünya (1919), Kaçak (1921), Ateşböcekleri (1928).
4.STENDHAL
Modern edebiyatın ve romanın ilk ve en güzel örneklerini vermiş olan ünlü Fransız yazar Stendhal, romanlarını yazarken inanılmaz bir ruh hali içinde bulunurmuş. Yazar, tüm hayatı boyunca kendini, romanlarını yazabilecek düzeye getirmek için çabalamış ve hayatını kütüphanelerle odasında kitap okumakla geçirmiş bir insandır. Yazar, en güzel kitabı “kırmızı ve siyah”1ı bitirmek üzereyken; Fransa’da iç savaş sonlarına yaklaşmış fakat yine de en kanlı ve en acımasız günlerini yaşamaktaydı. Kendini sadece yazmakta olduğu romana vermiş olduğundan ne dışarıdaki çatışmadan ne de evde kaçmak için yapılan hazırlık çalışmalarında haberi olan ünlü yazarın yaşadığı evin bulunduğu sokakta, kapısının tam önünde, insanlar birbirlerini boğazlarken, yardımcısı kendisine, çatışmaların evlerinin kapısına kadar dayandığını ve biraz daha beklerse insanların eve kadar girip kendilerini de apansız yakalayıp öldürebileceklerini, bu yüzden de kaçmaları gerektiğini söylediği zaman yazar kendine gelip yazısından başını kaldırıp perdeyi aralamış evinin balkonuna kadar tırmanmış olan yağmacıları fark ettikten sonra hiç telaşsız, sakince “kitabımın bitmesine sadece bir tek bölüm kaldı. Bu gelenlerin hepsinin tek tek ecelim olduğunu bilsem bile bu bölümü ve kitabı tamamen bitirmeden kalkıp hiçbir yere gidemem” demiştir.
5.CHARLES DİCKENS
İngiliz romancısı 41812-1870).Charles Dickens Londra'ya geldiğinde on iki yaşındaydı, orada bir cila fabrikasında çalışmak zorunda kaldı, çünkü babası büyük bir para sıkıntısı içindeydi. O zaman açlığı da, yoksulluğu da, sanayi çağının başlangıcında, işçilerin çetin hayat koşullarını da tanıdı: bu konular eserlerinde sürekli olarak işlenecektir.
Bununla birlikte, gazetecilik öğrenmeğe de zaman bulabildi ve ilk skeçlerini hiciv dergilerinde yayımladı. Sonra yazar olan Dickens, Mister Pickvoick gibi garip ve ilgi çekici bir kişi yarattı, Oliver Twist'in ve Nicholas Nickleby'nin serüvenlerini anlattı, daha sonra da duygulu başeserini, David Copperfield'i kaleme aldı.
İngiltere ve Amerika'da kısa zamanda büyük bir ün yaptı, iki defa Amerika'ya gitti. Nihayet, 1850'den itibaren, eserini birçok defa halk huzurunda okudu ve mükemmel bir oyuncu olduğunu ortaya koydu.
Victoria çağı toplumunun tanığı olan Dickens, kitaplarıyla, çok küçük yaştan itibaren çalıştırılmağa başlayan ve sömürülen çocukların korkunç yoksulluğuna dikkati çekmeyi başarmıştır.
Bununla birlikte, gazetecilik öğrenmeğe de zaman bulabildi ve ilk skeçlerini hiciv dergilerinde yayımladı. Sonra yazar olan Dickens, Mister Pickvoick gibi garip ve ilgi çekici bir kişi yarattı, Oliver Twist'in ve Nicholas Nickleby'nin serüvenlerini anlattı, daha sonra da duygulu başeserini, David Copperfield'i kaleme aldı.
İngiltere ve Amerika'da kısa zamanda büyük bir ün yaptı, iki defa Amerika'ya gitti. Nihayet, 1850'den itibaren, eserini birçok defa halk huzurunda okudu ve mükemmel bir oyuncu olduğunu ortaya koydu.
Victoria çağı toplumunun tanığı olan Dickens, kitaplarıyla, çok küçük yaştan itibaren çalıştırılmağa başlayan ve sömürülen çocukların korkunç yoksulluğuna dikkati çekmeyi başarmıştır.
6.PAUL VERLAİNE
Fransız şiirinin önde gelen şairleri arasındadır. Yirmi yaşına kadar subay olan babasının disiplinli yaşam anlayışı içinde yaşadı; ancak daha sonra özgür başıboş bir yaşamı benimsedi. Düzenli bir öğrenim görmedi, lise yaşamından sonra memuriyete başladı. Bir ara Fransa ve İngiltere'de öğretmenlik yaptıysa da bu görevlerini sürdüremedi. 1871'de Paris'e gidip, Parnasçılarla tanıştı. Bir süre sonra bu akımdan ayrılıp sembolist şiirler yazmaya başladı. 1872'de eşini terkederek Arthur Rimbaud ile eşcinsel ilişki yaşamaya başladı. Birlikte Londra ve Brüksel gezileri yaptılar. Aralarında çıkan bir tartışma sonrası Rimbaud'u silahla yaraladı. Bunun üzerine iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hayatının sonuna kadar içki ve uyuşturucudan kendisini kurtaramadı fakat dikkate değerli eserler yarattı.
Verlaine, şiirde hayal dünyasına, doğanın yarı aydınlık, renkli görünümüne yöneldi. Fransız şiirine o güne kadar rastlanmayan yeni bir hava, canlılık ve bir musiki getirdi. Zuhal Şiirleri, Aşıkların Bayramı, Güzel Şarkı, Şiir Sanatı, Sözsüz Romanlar, Usluluk ünlü eserlerinden bazılarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder